Uzun
süredir zevkle takip ettiğim Dr. Mark Hyman "Broken Brain" başlıklı
bilgilendirici bir haftalık bir eğitim serisine başladı. Konu beyin olunca
ilgimi çekti, hassas noktam biliyorsunuz. Her video sadece 24 saat
yayınlanıyor ve sonra diğer günün videosu yayınlanıyor.
Dünyadaki en ünlü doktorlardan birisi ve sanki o hastalanmazmış gibi geliyor
ama öyle olmamış. Bir gün aniden işlerini unutmaya, yapacaklarını
hatırlamamaya, depresyon belirtileri göstermeye başlamış. Farklı doktorlarlar
gezmiş. Kimi sorunun psikolojik kimi ise fizyolojik olabileceğini iddia ederek
farklı ilaçlar önermiş. Aslında hepimizin başına gelen durum😉
Sonuçta dünyadaki farklı uzmanlar ile görüşerek bu eğitim serisini hazırlamış.
İlk bölümde kendi hikayesini ve beynimizi nasıl geliştirebileceğimizi
anlatıyor. Beyinin fizyolojimizi fizyolojimizin ise beynimizi nasıl
etkilediğini anlatıyor. Ne yediğimiz, ne kadar uyuduğumuz, yaptığımız fiziksel
aktiviteler, stres seviyemiz, düşünme şeklimiz (olumsuz) tüm hastalıkların
tetikleyicisi olduğu vurgulanıyor.
Alerjiler, vücudumuza aldığımız toksik maddeler, bağışıklık sistemimiz,
hormonal dengesizliklerimiz vb. hepsi beyin sağlığımızı etkiliyor. Sonuç olarak
demanstan, otizme, parkinsondan takıntı, bipolar, kişilik bozukluğu gibi birçok
hastalığa sebep olabiliyor.
Hastalık isimlerine ihtiyacımız var çünkü o hastalıklara ayrı ayrı yazılacak
ilaç üretilmesi lazım diyor. Hastalıklara bütünsel
bakılması gerektiğini sadece bir organa odaklanmanın en büyük hatalardan biri
olduğu vurgulanıyor.
Kronik hastalıkların araştırmasında "hastalık ne?" diye bakmak yerine
"neden hastayız?" kısmının araştırılması gerektiği vurgulanıyor.
Tüm bölümleri izleyerek hem türkçe çevirisini yaptım hem de izleyemeyenler için özet bir bilgi paylaşmak istedim.
Beyin - Bağırsak İlişkisi
İkinci bölüm bağırsak ve beyin arasındaki ilişki
üzerineydi, yaklaşık 1 saat 20 dk sürdü ama ben en özet hali ile notlarımı
yazacağım. İçim çok rahatladı diyebilirim çünkü zaman içinde öğrendiklerimi
teyit etmiş oldum ve bir kere daha anladım ki yanlış yolda değilim.
Öncelikle ilk bahsedilen konu son zamanlarda sürekli duyduğumuz vagus siniri oldu. Bağırsak ile beyin arasındaki otoban olarak nitelendiriliyor. Aslında hastalıklarımızın çoğunun sebebini bağırsaklarda aramamız gerektiğinden bahsedildi. Bağırsakların kendi ekosistemi var ama MAD (Modern Amerikan Diyeti) tüm ekosistemi bozuyormuş.
Öncelikle ilk bahsedilen konu son zamanlarda sürekli duyduğumuz vagus siniri oldu. Bağırsak ile beyin arasındaki otoban olarak nitelendiriliyor. Aslında hastalıklarımızın çoğunun sebebini bağırsaklarda aramamız gerektiğinden bahsedildi. Bağırsakların kendi ekosistemi var ama MAD (Modern Amerikan Diyeti) tüm ekosistemi bozuyormuş.
* Çok fazla işlenmiş gıda,
şeker-mısır şurubunun yoğun tüketimi, fast food tüm sistemi bozuyor. Hücrelerimize
ve onları nasıl besleyeceğimize odaklanmalıyız. Yorgun uyanma, beyin sisi,
odaklanma problemi, dikkatsizlik, depresyon, kişilik bozuklukları, migren en
büyük belirtiler😕
* Şeker tüketiminin yüksek olması
vücudumuza-beynimize verdiğimiz en büyük zarar, bu yüzden vücudumuza toksik
birçok zarar verebiliyor, enflamasyona sebep olabiliyor. Şekerden kaçmaya
çalışırken tatlandırıcı kullanmak ise şeker kullanmaktan çok daha zararlı bir
durum. Kendimize çok daha büyük bir zarar veriyoruz.
* Sağlıklı diye satılan
smoothieler, meyve suları ise vücuda yoğun fruktoz yüklüyor bu yüzden
içerikleri, katkı maddeleri, koruyucu maddeler de kontrol edilmeli.
* Kanola yağı, mısır yağı gibi
Omega 6 yüklü yağlar da bize zarar veriyor.
Bakteriler ve parazitler bağırsaklarda dengede olmadığında tüm bağışıklık
sistemini etkiliyor, enflamasyona sebep oluyor. Bu da beyine saldırı altında
olduğumuz mesajı gönderiyor ve sistemi tetikliyor.
* Alerjiler ile mücadelenin
aslında besin hassasiyeti ile mücadeleden daha kolay olduğu belirtildi. Örneğin
fıstığa alerjiniz varsa yediğinizde nefes alamazssanız bir daha yemezsiniz ama
bazı besinlere hassasiyetiniz✔ olması daha farklı çünkü
hemen anlamanız mümkün değildir. Gitgide birçok besine olan hassasiyetimiz
artıyor ve bağışıklık sistemimiz iyi-kötüyü ayırmakta zorlanıyor.
* Gluten herkes için aslında en
kötüsü ve mutlaka uzak durulmalı. Bağırsaklarımıza çok büyük zarar veriyor ve
daha büyük oranda sızıntı olmasını, besinlerin kana geçişini sağlıyor.
Yaklaşık insanların %60'ınin buğdaya karşı hassasiyeti var ancak tanımlanmadığı
için başka otoimmun hastalıklara insanlar yönlendiriliyor.
Leaky gut-sızıntılı bağırsak sendromu tüm hücreleri etkiliyor. Bu sızıntı
hormanlarınızı, beyin-bağırsak ilişkisini, sinir sistemimizi etkilediği icin bağışıklık
sistemi de etkileniyor.
⚠Enflamasyonu azaltmak için
renk renk sebzeler tüketilmeli, kızartmadan-glutenden-şekerden uzak durulmalı.
Ağır metallerin vücudumuzdaki oranı tespit edilmeli aslında bizi yavaş yavaş
zehirliyor olabilirler. Mesela Gaviscon, Maalox ve Mylanta gibi çok
kullanılan ilaçlarda, folyo kağıtlarda, su, deoderantlarda aluminyum tespit
edilmiş. Bizde Gaviscon hamilelere bile zararsız diye rahatlıkla öneriliyor,
kızım aylarca kullandı.
Sonuç olarak belirtilen bu noktalara dikkat edildiğinde enflamasyon azalacak ve
kanser, kalp hastalıkları, psikolojik rahatsızlıklar, parkinson-demans gibi
rahatsızlıklar yavaş yavaş yok olacak, beyin sağlığımızı geri kazanabileceğiz.
Aynı benim hikayem gibi glutensiz beslenmeye geçince 25 yıllık migreninden
kurtulan hastalardan da bahsedildi. Benimde 17 yıl sonra yok olmuştu. Bence
beslenmeye gereken özeni gösterdiğimizde, stres seviyemizi azaltabildiğimizde
birçok sorunumuzu aşabileceğiz ve daha az ilaç kullanarak sağlığımıza
kavuşabileceğiz.
Alzheimer - Demans - MS
Aslında çoğumuzun korkulu rüyası demans, alzheimer gibi hastalıkların çıkması bir anda olmuyor, onlarca yıl sürüyor. Unutkanlık, beyin sisi, kafa karışıklığı gibi ufak sinyalleri önceden vermeye başlıyor. Bilinç kaybı, geçmişi hatırlayamamak gerçekten çok kötü.
* Alzheimer ile bağlantılı
genler var ancak bu %100 sizinde bu hastalığa yakalanacağınızı garantilemiyor.
Genlerin kombinasyonu, çevresel faktörler, stres seviyemiz, maruz kaldığımız
toksinler, aldığımız besinler etkiliyor. Alzheimer ilaçları için milyonlarca
dolar harcanıyor ama aslında büyük çoğunluğu işe yaramıyor. Mucize bir ilaç ve
sektör yaratılmaya çalışılıyor. Alzheimerin aslında tek bir sebebi yok, dengede
tutmamız gereken birçok alan var. İşte bu yüzden Alzheimer için artık Tip 3
diyabet ⚠ deniyor.
Her noktada "Eat Real Food💪" yani organik, birçok
çeşidi barındıran, kan şekerini hızlı yükseltmeyen gıdalar ile beslenilmesi
gerektiği vurgulanıyor.
* Kan şekeri, insulin direnci,
diyabet ile beyin sağlığı arasında ciddi bir ilişki var. Şeker, işlenmiş
gıdaların tüketimi demans başlangıcına sebep olabiliyor ancak sağlıklı yağlar
ile beslenme ve sebze tüketimi ilerlemesini durdurabiliyor. Ayrıca, sağlıklı
olduğunu düşündüğümüz bazı besinler (portakal suyu🍊) çok yoğun şeker içeriyor, işte bu düşünce şeklimizi
değiştirmemiz gerekiyor. Faydalı birşeyler yapmaya çaĺşırken kendimize zarar
veriyoruz.
* Buğdayın 🌾genetiğinin değiştirilmiş olması bağırsak sağlığımızı
kesinlikle etkiliyor. Yediğimiz yiyecekler zamanla yıllar içinde DNAmızı
değiştiriyor.
* Kan şekerini çok hızlı
yükseltmeyecek besinler ile beslenmeliyiz çünkü enflamasyonun artması,
sızıntılı bağırsak sendromu ile alzheimerin arasında ciddi bir bağlantı var.
Hemoglabin A1C değerinin düşük olması da sağlığımız açısından kritik önem
taşıyor.
* Ağır metallerin, civanın,
toksinlerin, çevre kirliliğinin de sağlığımız üzerinde ciddi etkileri var.
Birçok hastadan ve yapılan ağır metal testlerinden de bahsedildi. Hepsinde civa
düzeyi yüksek çıkmış ve yapılan detoks programları ile toksinler atılarak
kişiler kendilerini 6 ay içinde daha iyi hissetmeye başlamış.
Birçok doktora ağır metal testi yaptırmak istediğimi söylenmiştim, hepsi
gereksiz ve saçma bulmuştu).
* En iyisi beynimizi iyi yağlar
(un ve şekerden uzak durup, tohumlar-avokado-balık vb.) ile beslemek. Ayrıca
#ketojenik diyet ile parkinson hastalarında büyük ilerlemeler kaydedilmiş.
* Egzersiz yapmak
(yürüyüş-bisiklet kullanımı-merdiven kullanımı vb.), hareket etmek, vücudumuzun
oksijen seviyesini arttıracağı için hastalıkların ilerlemesini durdurmada çok
faydalı.
* Uyku düzeni çok önemli ve 8
saatlik bir düzen sağlamak kritik. Uyku apnesi konusu da çok önemli çünkü
uyuduğunuzu düşünuyorsunuz ancak vücudumuz yeterli oksijeni alamıyor ve
dinlenemiyor.
* MS hastalığını atlatmış ve
normal hayatına dönebilmiş bir uzmanın notları: Mitokondrinizin iyi, verimli
çalışmaması aslında birçok hastalığın temeli
Depresyon ve Anksiyete
Amerika'da her 3 kişiden biri depresyon ile mücadele ediyor.
Panik atak, yoğun endişe, her şeyin altüst olmuş hissi, yataktan
kalkamama-halsizlik belirtileri olabilir. 40 milyon Amerikalı anksiyete yaşıyor.
Bu kadar çok depresyon ilacı olması ve bu kadar çok kişinin kullanması hiç
normal değil. Kişilere ilaç yazmadan önce
gerçekten yaşadıkları detaylı analiz edilmeli yoksa herkese benzer ilaçlar
yazıp uyumalarını ve uyuşmalarını sağlamak hiç doğru değil. Doğru sebeple,
doğru insana, doğru miktarda, doğru hastalık için ilaç vermek lazım. Kök nedeni
belirlemek çok kritik ve kişiden kişiye değişir.Son yılllarda çocuklarda antidepresan kullanımı bile %42 artmış.
* Beslenme, yapılan egzersizler, alınan besin destekleri, gıda intoleransları,
vücuttaki ağır metal yükü bütünsel olarak değerlendirilmeli ve ancak gerekli
durumlarda ilaç alınmaya başlanmalı çünkü bu ilaçlarında başka ciddi yan
etkileri var.
Ilaçlar sadece birkaç hafta ya da en fazla bir kaç ay çok az kişi üzerinde deneniyor. Bu yüzden gerçek yan etkileri net olarak tespit edilmiş olmuyor.
* Beslenmede Omega 6 oranının fazla olması da depresyona sebep olabiliyor. Doğru oranda Omega 3 kullanımı depresyon tedavisinde kullanılıyor. Hindistan cevizi yağı, et, avokado -avokado yağı gibi sağlıklı yağları da beslenmemize eklemeliyiz.
* Aslında depresyon, beyin sisi, kronik yorgunluk gibi birçok hastalığın ana kaynağı beyin değil, enflamasyon. Araştırmalara göre bu sıkıntıları yaşayanların %50sinde süt ve glutene intolerans tespit edilmiş. 60 yaşında ve yıllarca depresyon tedavisi görmüş ancak kendini iyi hissedememiş bir hasta da deneyimlerini paylaştı. Gluteni kestikten 2 hafta sonra yıllardır süren belirtilerinin büyük bir bölümü azalmış ve kendisini çok daha iyi hissetmiş.
* T3, T4, TSH, D vitamini, B12, Folik Asit seviyelerinin takibi önemli.
Sonuç olarak eflamasyonun kalp hastalıkları, kanser, diyabet, otoimmun hastalıklar, depresyon, otizm, beyin sisi, demans gibi birçok hastalığa sebep olduğu anlaşıldı. Kritik nokta vücutta neyin enflamasyona sebep olduğunu bulmak. Bağırsak sistemindeki sorunlar, toksinler, yoğun #şeker ve #gluten tüketimi, beslenmede sağlıklı yağların olmaması, az #egzersiz enflamasyonun temel sebeplerinden sayılabilir.
* Düzenli meditasyonun stres seviyesini düşürdüğü ve seratonin salgılanmasını sağladığı bu yüzden de 8 ile 15 yaş arasında gençleşme sağlayabileceğinden bahsedildi. Hiç beceremediğim bir konu.
* Önemli olan faydalı diye sadece tek bir besine odaklanmak değil, önemli olan ürün gruplarına ve dengelerine odaklanmak. Şekeri ve gizli şeker kaynaklarını hayatımızdan çıkarmak
* Düzenli egzersiz yapmakta beyin sağlığı açısından kritik konulardan.
* Düzenli ve kesintisiz 8 saat uyku
* Yatakta uyumadan önce telefon, ipad kullanımı mavi ışığa maruz kalmamıza ve vücudumuzun bu ışığı gündüz oldu gibi olmasına sebep olabiliyor. Tüm bunlar da hormon dengemizi bozuyor. Belki mavi ışık için filtreli gözlük kullanabiliriz.
* Nefese odaklanma ve düzenli nefes egzersizleri yapma
Ilaçlar sadece birkaç hafta ya da en fazla bir kaç ay çok az kişi üzerinde deneniyor. Bu yüzden gerçek yan etkileri net olarak tespit edilmiş olmuyor.
* Beslenmede Omega 6 oranının fazla olması da depresyona sebep olabiliyor. Doğru oranda Omega 3 kullanımı depresyon tedavisinde kullanılıyor. Hindistan cevizi yağı, et, avokado -avokado yağı gibi sağlıklı yağları da beslenmemize eklemeliyiz.
* Aslında depresyon, beyin sisi, kronik yorgunluk gibi birçok hastalığın ana kaynağı beyin değil, enflamasyon. Araştırmalara göre bu sıkıntıları yaşayanların %50sinde süt ve glutene intolerans tespit edilmiş. 60 yaşında ve yıllarca depresyon tedavisi görmüş ancak kendini iyi hissedememiş bir hasta da deneyimlerini paylaştı. Gluteni kestikten 2 hafta sonra yıllardır süren belirtilerinin büyük bir bölümü azalmış ve kendisini çok daha iyi hissetmiş.
* T3, T4, TSH, D vitamini, B12, Folik Asit seviyelerinin takibi önemli.
Sonuç olarak eflamasyonun kalp hastalıkları, kanser, diyabet, otoimmun hastalıklar, depresyon, otizm, beyin sisi, demans gibi birçok hastalığa sebep olduğu anlaşıldı. Kritik nokta vücutta neyin enflamasyona sebep olduğunu bulmak. Bağırsak sistemindeki sorunlar, toksinler, yoğun #şeker ve #gluten tüketimi, beslenmede sağlıklı yağların olmaması, az #egzersiz enflamasyonun temel sebeplerinden sayılabilir.
* Düzenli meditasyonun stres seviyesini düşürdüğü ve seratonin salgılanmasını sağladığı bu yüzden de 8 ile 15 yaş arasında gençleşme sağlayabileceğinden bahsedildi. Hiç beceremediğim bir konu.
* Önemli olan faydalı diye sadece tek bir besine odaklanmak değil, önemli olan ürün gruplarına ve dengelerine odaklanmak. Şekeri ve gizli şeker kaynaklarını hayatımızdan çıkarmak
* Düzenli egzersiz yapmakta beyin sağlığı açısından kritik konulardan.
* Düzenli ve kesintisiz 8 saat uyku
* Yatakta uyumadan önce telefon, ipad kullanımı mavi ışığa maruz kalmamıza ve vücudumuzun bu ışığı gündüz oldu gibi olmasına sebep olabiliyor. Tüm bunlar da hormon dengemizi bozuyor. Belki mavi ışık için filtreli gözlük kullanabiliriz.
* Nefese odaklanma ve düzenli nefes egzersizleri yapma
Odaklanılması Gereken 6 Madde
Aslında sağlıklı yaşam konusunda en kritik konular stres yönetimi, egzersiz, beslenme, uyku, ilişki yönetimi ve toksik / ağır metal zehirlenmelerinin tespiti
* Beslenme
Besin en güçlü ilaç. Sağlıklı yağlar (hindistan cevizi yağı, avokado, avokado yağı) iyi beslenmiş hayvanların etlerinden protein alımı, Omega 3 alımı, şeker tüketmemek hücrelerimizi besler.
Omega 3 yönünden diyetimizi desteklemek beyin sağlığı için çok kritik. Omega 3 tip 2 diyabet, kalp hastalıkları, obezite gibi hastalıklarda tedavi edici etkiye sahip. Ceviz, somon, sardalya, keten tohumu, balık yağı iyi Omega 3 kaynaklarındandır.
Yeterli miktarda protein almak çok önemlidir. Kahvaltıda yeterli miktarda protein almak kritik (mesela 2 yumurta). Her öğünde 30-40 gr protein alınmalıdır.
Kan şekerini çok hızlı yükseltmeyen karbonhidrat kaynaklarına da ihtiyacımız var. (Kill the sugar before sugar kills you)
* Beslenme
Besin en güçlü ilaç. Sağlıklı yağlar (hindistan cevizi yağı, avokado, avokado yağı) iyi beslenmiş hayvanların etlerinden protein alımı, Omega 3 alımı, şeker tüketmemek hücrelerimizi besler.
Omega 3 yönünden diyetimizi desteklemek beyin sağlığı için çok kritik. Omega 3 tip 2 diyabet, kalp hastalıkları, obezite gibi hastalıklarda tedavi edici etkiye sahip. Ceviz, somon, sardalya, keten tohumu, balık yağı iyi Omega 3 kaynaklarındandır.
Yeterli miktarda protein almak çok önemlidir. Kahvaltıda yeterli miktarda protein almak kritik (mesela 2 yumurta). Her öğünde 30-40 gr protein alınmalıdır.
Kan şekerini çok hızlı yükseltmeyen karbonhidrat kaynaklarına da ihtiyacımız var. (Kill the sugar before sugar kills you)
Probiyotik besinler, tatlı patates, brokoli, bakliyatlar, lifli besinler, sarımsak beslenmemizde mutlaka yer alması gereken besinlerdir.
Folat, B6, B12, D Vitamini, Çinko, Selenyum, Magnezyum beynimiz için önemli vitamin ve minerallerdir.
* Hormonların Dengesi
Tüm hücrelerimiz birbiri ile iletişim halindedir. İnsulin direncinin beyin sağlığı üzerine ciddi etkileri var. İlkokul öğrencileri günde ortalama 34 çay kaşığı şeker tüketiyor. Bu yüzden kalp hastalıkları, obezite, diyabet hızla yayılıyor.
İnsulin seviyesi kısırlık, cilt problemleri, saç dökülmesi, düşük testesteron seviyesi, ruh hali degisiklikleri gibi rahatsızliklara sebep olabiliyor.
Dengeyi sağlamak için:
*Un ve şeker içeren ürünler tüketilmemeli
*Paketli gıdalar tüketilmemeli
*Trans yağlardan uzak durulmalı
*Düşük glisemik indeksli gıdalar ve sağlıklı protein kaynakları tüketilmeli
*Zeytinyağı, hindistan cevizi yağı, avokado yağı tüketilmeli
*Sebzeler, meyveler ve tohumlar beslenmeye dahil edilmeli
*Günlük egzersiz yapılmalı
*Omega 3 alımı
*Magnezyum, E Vitamini, Biotin, B Vitamini, Çinko da beslenmeye eklenmeli
Eğer tiroid ile ilgili bir sorun yaşıyorsanız gluten, soya ve süt ürünlerinden mutlaka uzak durmalısınız. Glutenden uzak duranların %88'ı kendini daha iyi hissediyor. Süt ürünlerini bırakanların %80'i kendini daha iyi hissediyor.
* Enflamasyon
Enflamasyon yediklerimizden, stres seviyemizden ve toksinlerden kaynaklanıyor bu yüzden tespiti aşamasında CRP ve Gluten intoleransı için testler yaptırmak en kritik noktaladan biri.
* Bağırsak Sağlığı
Sadece probiyotik almak önemli değil, önemli olan bağırsaklardaki bakterileri nasıl beslediğimiz. Bu noktada, değişik sebzeler yemek çok önemli.
*Sebzeler, meyveler ve tohumlar beslenmeye dahil edilmeli
*Günlük egzersiz yapılmalı
*Omega 3 alımı
*Magnezyum, E Vitamini, Biotin, B Vitamini, Çinko da beslenmeye eklenmeli
Eğer tiroid ile ilgili bir sorun yaşıyorsanız gluten, soya ve süt ürünlerinden mutlaka uzak durmalısınız. Glutenden uzak duranların %88'ı kendini daha iyi hissediyor. Süt ürünlerini bırakanların %80'i kendini daha iyi hissediyor.
* Enflamasyon
Enflamasyon yediklerimizden, stres seviyemizden ve toksinlerden kaynaklanıyor bu yüzden tespiti aşamasında CRP ve Gluten intoleransı için testler yaptırmak en kritik noktaladan biri.
* Bağırsak Sağlığı
Sadece probiyotik almak önemli değil, önemli olan bağırsaklardaki bakterileri nasıl beslediğimiz. Bu noktada, değişik sebzeler yemek çok önemli.
* Toksinler - Detox
Kendimizi toksinler, plastikler, kimyasallar ile zehirliyoruz. Plastik kullanmamalı ya da sıcak yiyeceklerimizi plastik kaplarda saklamamalıyız.
Civa zehirlenmesi anksiyete, uykusuzluk, uyku problemleri, bağışıklık sistemi rahatsızlıklarına sebep olabilir. Deniz ürünleri de civa kaynağı olabiliyor bu yüzden dikkatli seçmemiz gerekiyor.
Kendimizi toksinler, plastikler, kimyasallar ile zehirliyoruz. Plastik kullanmamalı ya da sıcak yiyeceklerimizi plastik kaplarda saklamamalıyız.
Civa zehirlenmesi anksiyete, uykusuzluk, uyku problemleri, bağışıklık sistemi rahatsızlıklarına sebep olabilir. Deniz ürünleri de civa kaynağı olabiliyor bu yüzden dikkatli seçmemiz gerekiyor.
Evimizdeki toksik zehirlenmeyi azaltmak için kurşunsuz boyalar tercih etmeli ayrıca kullandığımız deterjanlara da dikkat etmeliyiz. Şampuan ve kremlerimiz de bizi direkt etkileyen maddeler, içeriğinde formaldehyde, paraben, sulfat, benzene varsa uzak durmalıyız.
*Zihni sakinleştirmek
*Zihni sakinleştirmek
Stres, enflamasyon, anksiyete, depresyon, ani ruh hali değişikliği, seratonin seviyesinin azalmasına sebep olabiliyor.
Her gece uyumadan önce şükredeceğimiz 3 şeyi düşünmemiz lazım, zihni sakinleştirir ve rahat uykuya dalarız.
Umarım okuyanlar için faydalı olur.
Sevgiler.
Merhaba yazı tercümesi için emeğinize sağlık.Tüm tarifler içinde tabi, bazılarını denedim.Yoga ve nefes tekniklerini bir süredir yapıyorum, faydalı olduğunu düşünüyorum.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim :) Bir dönem bende nefes tekniklerine odaklandım, fark yarattığı kesin. Sevgiler.
SilHandecim ellerine sağlık çok çok güzel ve bilgilendirici olmuş:) Senin yorumunu merak ettiğim bir konu var. Somon iyi bir omega3 kaynağı diyoruz, ama somonşarın da artık birçok antibiyotiğe maruz kaldığı hatta boyandığı bile söyleniyor:( bununla ilgili dikkat ettiğin birşey varmı? Şimdiden teşekkürler..Sevgiler Seçil Özkayalar
YanıtlaSilMerhaba Seçilcim, gecen gun bizde nasıl iyi somon bulabiliriz diye araştırdık. Hepsi ne yazık kı antibiyotikli ve çiftlik :( Henüz iyi bir kaynak bulamadık ama.
SilHande'm supersin canım.. evde yüksek sesle herkese okudum.. dünyanın beslenme konusunda gözlerinin açılması çok kritik ve senin bize katkin çok değerli..
YanıtlaSilCanım cok tesekkur ederim, çok sevindim :)
Silemeginize saglik cok faydali bilgiler paylasmissiniz. cok faydalandim sayenizde tesekkur ederim.
YanıtlaSilMerhaba, faydası olmasına çok sevindim. Sevgiler :)
SilCok tesekkurler emeginiz icin:)
YanıtlaSilSevgiler :)
SilDunyanin farkli yerlerinde olsakda ayni frekansta oldugumuz kesin. nezaman birsey dusunsem siz onu önüme sunuyorsunuz. Iyiki sizi tanimisim. Bizi bilgilendirmek icin verdiginiz bu emeklerin degerini emin olunki biliyoruz..
YanıtlaSilDiger taraftan bir sorum olacak: agir metaller nasil test ediliyor, kan testindemi cikiyor?
Yazdıklarınızla beni nasıl mutlu ettiğinizi anlatamam :) Ağır metaller kan testi ile tespit ediliyor ama hangi doktora gitsem gerek yok dedi, önce tahlil için doktorları ikna etmek lazım. Aslında bende çok merak ediyorum ne çıkacağını. Sevgiler :)
Silbunu ogrendigim cok iyi oldu, birdahaki haftaya saglik doktoruma gittigimde tam kan testi yaptiracaktim ve bunuda soracagim. Eger testi yaptirmaya basarirsam sonuclari ile buraya yazacagim.
Siltugberm
Gecen sene ayak detoxu ile agir metalleri arindirmaya calistim vucudumdan, bakalim bu halde bile nasil cikacak test.
Olmadi sizide buraya davet ederiz ve doktoruma gotururuz basarirsam yaptirmaya :)
Yine dev hizmet,bi kismini izleyebilmistim ama kalanlariyla da ilgili tum bu emegini bizimle paylastigin icin minnettarim Handecim
YanıtlaSilSaglikli gunlerimiz olsun
Sevgiler
Paylaştıkça, beraber öğrendikce daha güzel oluyor :) Güzel yorumların için çok teşekkür ederim canım
SilMerhaba emekleriniz için tşkler.yapıp uyguladıklarınız tıpa tıp doğru imiş.uzman teidi sizi nasıl mutlu etmiştir.kendi kendinizin doktoru olmayı çok güzel başardınız.sizi çok takdir ediyor ve başarılarınızın devamlı olmasını canı gönülden diliyorum.sevgiler��
YanıtlaSilÇok tesekkür ederim. Bende izledikçe doğru yolda olduğumu daha çok hissettim. Sevgiler
SilHande hanım merhabalar, emeğinize sağlık çok toparlayıcı bir yazı olmuş. Yukarıda bahsedilen birtakım tahlil (vitamin,mineral,hormon, enflamasyon) değerlerinin ideal aralığı nedir? Bu konuda da bilginiz muhakkak,yada belgesel de bu konuyla ilgili notlar var ise müsait bir zamanda paylaşmanız mümkün mü? Teşekkürler
YanıtlaSilMerhaba, güzel yorumunuz için çok tesekkur ederim. Ne yazık ki aralık değerleri belgeselde hiç paylaşılmadı. Zaten çoğu referans araliğı laboratuvarlar arasında bile fark edebiliyor. Sevgiler
Sil