Yine bir gezi notu ile karşınızdayım. Uzun süredir gitmek istediğimiz ve planladığımız Brugge
seyahatimizi nihayet gerçekleştirdik :) Çok keyifliydi, en güzel anları yazmaya çalıştım.
Umarım gitmeyi planlayanlara faydası olur.
Sabah THY 7:55 uçağı ile Brüksel'e seyahatimiz başladı. Brüksel saati ile 11:20 de iniş yaptık.
Pasaport kontrolleri sonrasında Brugge için yola çıkmak üzere Sixt'ten araç kiraladık.
E40 yolunu takip ederek 1 saat 15 dakikalik Brugge yolculuğumuz başladı.
13:30 da otelimize vardık.
Otelimiz 2 yıldızlı ancak çok temiz ve konforluydu. Şehir merkezine de çok yakın olduğu için
rahatlıkla her yere ulaşım sağladık. Uygun fiyatlı otel arayanlar için tavsiye ederim. Otelin
altında kapalı bir otopark olması da buyuk ayrıcalık, 24 saati 8.70€
Brugge sanki bir film platosu gibi, gerçeklikten fazlasıyla uzak. Sanki sokakta yürürken ara
sokaklardan şövalyeler, prensesler çıkacakmış gibi. Zaten sürekli kulaklarınızda bir at
arabası sesi olacak :)
Otele yerleştikten sonra yürüyerek Markt Place Meydanı'na gittik. Büyük bir meydan, hem
dinlenip hem de güzel lezzetler tadabileceğiniz cafeler ile dolu.
Bu meydanda çok ünlü Belfort Çan Kulesi mevcut, bu kuleye çıkıp şehrin manzarasını
izleyebilirsiniz. 366 merdiven var ve asansör yok. Bu yüzden biz çıkmayı tercih etmedik.
Çıkış için biletler 10 € aklınızda bulunsun :)
Historium
Meydanda bulunan diğer muhteşem binalardan biri de Historium. Historium'da 15. yy'da
interaktif bir sunumla Brugge'ü anlatan turlara katılabilirsiniz. Yaklaşık 40 dk kadar sürüyor.
Biletinizi aldıktan sonra kulaklıklarınız dağıtılıyor ve 10 dil arasından seçim yaparak gruplar
halinde tura başlıyorsunuz. Ancak merdiven çıkmak ile ilgili sıkıntınız varsa, kapalı
alanlardan pek hoşlanmıyorsanız bu turu pek tavsiye etmem.
Biz katıldık ancak açıkçası bayılmadık. 15. yy'daki ortamı anlatan hoş bir ortam yaratılmış.
Bir odadan diğerine geçerek farklı hikayeler dinliyorsunuz.
Tur bittikten sonra Historium terasına çıkabilirsiniz böylece terastaki dürbün ile şehri
inceleyebilirsiniz.
Historium'da alt katta ise barında (Duvelorium Grand Beer Cafe) oturup farklı bira çeşitlerini
tadabilirsiniz. Tabi Türk garsonlar ile sohbette edebilirsiniz :)
Çikolata ve Çikolata Müzesi
Her yerde çikolata kokulu şehir diye geçse de aslında sadece çikolata dükkanlarının içi
çikolata kokuyor. Sokaklarda gezerken "Ne muhteşem kokuyor." diye düşünmedim açıkçası.
Adım başı çikolata satın alabileceğiniz çikolata dükkanları var. En meşhurlarından bir tanesi
de Old Chocolate House. Küçük ama çok sevimli, içinde çeşit çeşit çikolata bulabilirsiniz.
Her dükkanda tanıtım için çikolata parçaları veriliyor, farklı farklı lezzetler deneyebilirsiniz.
Çikolata alışverişinizi yapabileceğiniz bir güzel dükkan daha Chocoholic :) Yine içinde
çeşit çeşit çikolatalar bulabileceğiniz, lezzetler tadabileceğiniz bir dükkan. Bence uğrayın:)
Çikolata müzesi sabah 10:00 da açılıyor, bizde ilk ziyaretçilerindendik. Bilet alınca çikolata
da hediye ediyorlar ama lezzet beklentiniz çok yüksek olmasın. Çikolatanın daha doğrusu
kakaonun tarihsel gelişimini, kullanılan kalıpları ve teknolojileri inceleyebileceğiniz
keyifli bir müze.
Çikolatadan yapılmış dev heykellerin olduğu odadaki kokuyu ise tarif etmem mümkün değil:)
Keyifli bir gezi için tercih edebilirsiniz.
 |
Çikolatadan mutlu bir aile :) |
Kanal Turu
Eğer Brugge'e gelip kanal turu yapmadıydanız geziniz mutlaka eksik kalmıştır. Yaklaşık 30 dk
kadar sürüyor ve kanallarda tüm şehri gezebileceğiniz bir imkan sağlıyor. Şehrin her
noktasındaki büyüleyici manzarayı kanal turu sayesinde görebilirsiniz.
Biz çok güzel, güneşli bir havada kanal turu yapma şansını yakaladık ama siz o kadar şanslı
olmayabilirsiniz bu yüzden yağmura hazırlıklı bir şekilde botlara binin çünkü gerçekten
Brugge'de hava durumu hiç belli olmuyor ve botlarda yağmurluk ne yazık ki yok.
Çok sıra oluyor, gezi planınızı mutlaka ona göre planlayın. Kanal turu bilet fiyatı büyükler
için 8 €, çocuklar içinse 4€
Eğer kanal turunu merak ediyorsanız bu kısa videoyu izleyebilirsiniz. Brugge'de Kanal Turu
Minnewater
Bazı yerler için anlatılmaz yaşanır denir ya işte Minnewater öyle bir yer. İçinde saatlerce
kaybolabilirsiniz. Kuş sesleri, yeşil alanlar, kuğular...
Kanalı takip ederek Minnewater'a ulaşabilirsiniz. Burası da kesinlikle görmeniz gereken
noktalardan birisi.Muhteşem bir hava, harika bir park, kuğular gerçekten sizi büyüleyecek.
Bu park gezinizi 17:00 sonrasına bırakabilirsiniz, böylece günün yorgunluğunu parkın
sessizliğinde dinlenerek atabilirsiniz.
St. Jans Hospital
Avrupa'nın en eski ve bugüne kadar gelebilen hastanesiymiş. Dilerseniz 8€ ödeyerek içini
gezebilirsiniz. Biz aslında çok girmek istedik ama çok uzun bir bilet kuyruğu vardı ve artık
şehirden ayrılmamız gerekiyordu bu yüzden içini gezemedik ama gezenler mutlaka
görülmesini öneriyorlar.
Church of Our Lady
Hastane ile karşılıklı ve görülmesi gereken bir diğer yapı ise Church of Our Lady.
Dünyanın en uzun 2. tuğla yapımı kule olma özelliğine sahip. Bu kiliseyi esas ziyaret
sebebi ise Michelangelo'nun Madonna ve Çocuk heykelinin burada sergileniyor olması
ama onu görmek için 3€ ödemeniz gerekiyor.

Dantel
Eğer dantellere ilginiz varsa Brugge'de kendinizden geçebilirsiniz. Çeşit çeşit dantelleri
birçok farklı dükkandan satın alabilirsiniz. Duvar süsleri, magnetler, örtüler her çeşit
dantel görebilirsiniz.
Hediyelik Eşya
Eğer hediye/hatıra için almak istedikleriniz varsa veya ahşap tasarım ürünlere ilgi
duyuyorsanız mutlaka Käthe Wohlfahrt'a uğrayın. Çok şık ve görülmeye değer tasarımlar
var :)
Brugge'de Yeme - İçme
Brugge seyahatimiz öncesinde en çok waffle, midye ve patates kızartması ününü duymuştum.
Açıkçası waffle benim için bir hayal kırıklığı oldu, hiç beklediğim gibi çıkmadı. Belki de
aldığımız yer yanlıştı ama bir daha denemedik artık. Ayrıca tüm waffleların üzerine kocaman
krema koyuyorlar, tadını çok ağırlaştırdığı için biz onun yerine meyveli dondurma istedik,
biraz şaşırdılar ama kabul ettiler.
Patates kızartmasını ise çok sevdim zaten birçok köşebaşında patates kızartması yapan yerler
bulabilirsiniz. Uzun yürüyüşler sonrası yorgunluk üzerine iyi geldi:) Biz buradan aldık,
görürseniz sizde tercih edebilirsiniz.
Diğer önerilen yiyeceklerden biri ise midye. Benim hiçbir zaman midye ile aram iyi olmadı,
bu gezimizde de denemeyi tercih etmedim ancak eşim yedi. Gezimizin ilk akşamı o kadar
yorgunduk ki yemek yiyeceğimiz güzel bir mekan ararken karşımıza Tom Pouce Restaurant
çıktı. Midye yemeyi planlayanlar tercih edebilir.
Her detayı aktarmaya çalıştım. Zaten çok büyük bir şehir olmadığı için yürüyerek, ara
sokaklarda kaybolarak birçok yeni yer keşfedebilirsiniz.
Gitmeyi düşünenlere şimdiden iyi tatiller :)
Yazdıklarınızı keyifle okudum.Çok güzel resimler.Teşekürler...
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Bizim için çok keyifli bir geziydi :)
Sil