Bu sefer sadece tarif yok. Hem kitap hem de bir yemek önerisi var :) Zülfü Livaneli'nin son kitabını okurken 74. sayfasında "Yenge Hanım bu sefer çocukluğumdan beri yemediğim kırmızı erikli incasiye yapmıştı, müthiş bir lezzetti doğrusu" cümlesi hemen dikkatimi çekti. Benim de bilgisizliğim olabilir ama daha önceden incasiye diye bir yemek hiç duymamıştım.
Hemen internetten araştırmaya başladım meğer Mardin yöresine ait meşhur bir yemekmiş.
Hem çok lezzetli hem çok pratik hem de şifalı bir yemek :)
Öncelikle etleri tencerede yaklaşık 20 dk pişirdim. Tencereye hiç su eklemedim, etleri kendi suyunda pişirdim. Daha sonra bir adet kuru soğanı ufak ufak doğrayarak pişen etlere ekledim. Yaklaşık 5 dk soğanlar ile birlikte eti kavurdum.
Aslında bu süre içinde et pişmişti ancak orjinal tarifte et kavrulduktan sonra sıcak su eklenerek 30 dk daha pişiriliyor. Bu yüzden bende sıcak suyu ekleyip, pişirmeye devam ettim.
30 dk. sonrasında ufak parçalara böldüğüm kuru erikleri ekledim ve 5 dk daha pişirerek eriklerin iyice yumuşamasını sağladım.
Son olarak 2 yemek kaşığı pekmezi kaşıkla üzerine gezdirerek döktüm ve yemeği servis tabağına aldım.
Etler o kadar yumuşak oldu ki anlatamam, ayrıca yemeğin suyu da çok lezzetli oldu. Etin suyu, pekmezin verdiği lezzet ve kuru eriklerin ekşiliği karıştı.
Kızım yemeğin suyu için "Keşke böyle bir çorba olsa :)" dedi.
Bence mutlaka bu pratik et yemeğini deneyin. Normalde yemeğin yanında pilav öneriliyor ama biz güzel bir roka salatası ile yemeği tercih ettik.
Afiyet olsun.
Malzemeler:
500 gr. kuzu kuşbaşı
10 adet kuru erik
1 adet soğan
2 yk keçiboynuzu pekmezi
Zeytinyağı
2 bardak sıcak su
Tuz
Tuz
Elinize sağlık tarif çok güzel ayrıca kitapta görüp te yapmanız daha bir hoş olmuş sevgiler
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Adı çok ilginç geldi, merak ettim. Iyi ki yapmışım, çok sevdik.
Sil